17 Ağustos 2012 Cuma

Kötü bir BDSM deneyimi!


Bu anıyı anlatırken diğer kişiyi anonim olarak anlatıcam ve kim olduğundan bahsetmiycem. Ve bu anının benim kadar onun için de küçük bir travma olduğunu düşünüyorum. İnternetten tanıştığım çok hoş bir kadındı. Buluştuk, yüz yüze sohbet ettik. Oldukça samimi bir insan olduğunu düşündüm. Açıkçası ona karşı sempati beslesem de, merak etsem de, çok büyük bir arzu hissetmedim ama yine de bir cinsel deneyim ihtimalini merak ediyor ve istiyordum. Ancak kadınlara olan ilgisini yeni keşfediyordu ve bence kadınlar konusunda deneyimsizdi. Flört etmek, tavlamak ya da ilk adımlar, sessizlikler ya da kadınlar arası hissedilen o ufak cinsel gerilim. Benim çok alışık olduğum, onun yeni adım attığı kadınlar arası ilişkilenemeyiş duygusu. Ve işte yeni açılanların sözleri "kadınlar erkeklerden çok daha estetikler". O zaman tabi ben başlıyorum düşünmeye; "acaba vücudumdaki kılları gördüğünde bu fikri devam edecek mi?" ya da "acaba beni bir orospu gibi değil de bir ibneymişim gibi sikebilecek mi?". 

İkinci buluşmada biraz bira içtik ve ben onu eve davet ettim. Biraz daha yaklaşabilmek umuduyla porno açtım. Azıyordum ama hala ona değemediğimi hissediyordum. Flört edemiyorduk. Kendi yaptığı kırbaçtan bahsediyordu ve sonra ayağa kalktı.
Bir anda sertleşmişti " diz çök!" dedi, üstümü çıkarmamı istedi. Safetyword/güvenli kelime olayını konuşmuştuk (daha önce hiç güvenli kelime ile bu işi yapmamıştı ama kullanabileceğini belirtmişti) ama bir kelime belirlememiştik.  İstediği pozisyonu alırken "güvenli kelime?" diye sordum, "belirle" dedi. Hatırlayamadığım bir şey uydurdum. Çok sert bir şekilde vurdu, sabırsızdı ve hala konuşuyorduk. Ben asabiydim çünkü darbe çok sertti ve herşey çok çabuk gelişiyordu. Ben at gibi duruken üstüme çıktı ve hepsi en uç düzeyde olmak üzere en az 4-5 kere daha kırbaçladı. Ben ilk darbeden itibaren güvensizdim çünkü beni keşfe çıkmamıştı. Çok yumuşak bir vuruşta nasıl tepki veririm, biraz ortalarda nasıl olurum ve nereye kadar çıkabilirim, acı eşiğimi umursuyor gibi görünmüyordu. Kendimi bırakamamıştım, kafamın içinde "bu şimdi ne yapıyor?" sorusu vardı. Onu keşfedemiyordum, onu göremiyordum, ne hissettiğini anlayamıyordum, benim korktuğumu anlayamıyordu. Aslında birbirimizi tanımıyorduk. Ve ben korkunca saldırganlaşırım, vahşileşirim.

Grrr!
Son darbeyi kulağıma yakın bir yerde hissedince altından aniden çıktım. Belki 2 dk. ya da alt tarafı 10-12 kırbaç darbesiydi ama yetmişti. "Kulağıma geldi!" dedim saldırganca ve o da agresif  ve savunmaya geçmiş bir şekilde "bilmiyordum" dedi. Daha da sinirlendim içimden "nasıl bilmezsin, ben mi bilicem?" diye geçiriyordum. Yine aynı savunmaya geçmiş agresif tonla "e söyleseydin, güvenli kelimeyi kullansaydın" dedi. Evet haklıydı ama çok şaşırmıştım. Çünkü şu güne kadar beni pataklayanlar hep az bir dozla başladılar ve gidişat birbirini keşfetmeye dayanıyordu. Saatlerce popoma şaplak yediğimde kulağıma "yapabilirsin" diye fısıldanmıştı. Yaptığımda takdir görmem de cabası. Bir de tabi acı-haz-şefkat üçgeni var. Ve güvenmediğim şey sırf acının veriliş şekli değil, haz ve şefkatin de iki buluşmamız boyunca hissedilemeyişi idi. Acıdan sonra neyin geleceğini bilmiyordum. "Benim kulağıma vurdun" diye korkuyla tekrarladım ve aynı gergin ve agresif ses tonuyla " e sen söyleseydin, biliyorsun insan kendini kaybedebiliyor" dedi. Bu yaklaşımı beni daha da sinirlendirdi. Karşımdaki insanın duyguları(ve dolayısıyla beni) idare etme amacında olmadığını fark edince söylenmek de anlamsızlaştı. "Ben kasap mıyım? Benim bir sürü kölem oldu, hiç böyle bir şey olmadı" falan şeklinde. Ben ise serinkanlı bir şekilde iletişim kuramadığımızı, yanlış başladığımızı vb. tespitlerimi söyleyip onu yatıştırmaya çalıştım (ki benim duygularımı idare etmesi gereken kişi o olmalıydı diye düşünüyorum). Ve birer sigara içerken bu işin devam etmemesi gerektiğine karar verdik. Onu taksiye kadar bıraktım ve çok derin bir nefes aldım.

Arkadaşlarımın yanına içmeye gittim. Sonra eve dönüp aynaya baktığımda vücudumun ön kısmında sol omzumdan koltuk altıma ve oradan da mememin kıyısından karnıma kadar kan toplamış kocaman kırbaç izi (leri?)ni gördüm. Sırtıma vurulan kırbacın mememde işi ne? Sadece 2dk. da bu denli iz oluyorsa ben bu şekilde bütün gecemi geçirsem ne olurdu? Aynada izleri görünce bu işin ciddiyetini ve ne denli tehlikeli olabileceğini anladım. Evet BDSM'de farklı ekoller var ve sadizm karşındakinin hazzını kolladığın, şefkat vermek zorunda kaldığın bir şey olmak zorunda da değil (benim arzum bu olmasa da). Ancak bir insanın ensesine darbe aldığında felç geçirebileceğini insanların bilmesi gerekiyor. BDSM'de bilgisizlik insanı hastahanelik edebilir, ölüme dek götürebilir! Bilgilenmek, güvenliği sağlamak, önlem almak ve duyguların üstesinden gelmek ve makul olmak yani kendini kaybetmemek - aklı başında olmak Dominant'ın sorumluluğundadır! Ve Submisive olmak ta bilgilenmeyi, sınırlarını keşfetmeyi ve gerektiğinde durmasını bilmeyi öğrenmektir. 

Edit:
Daha sonra bu kişi ile tekrar sohbet ettik. Mesela onun sadist olduğunu bu sohbette öğrendim ki bu her şeyi açıklıyor. Ama bunu bilmeden yukarıdaki olayların gelişmesi çok saçma olmuş. Çünkü ben sadist birini arzulamıyorum. Ben belli ki deneyim açlığından hata yapıp çok tanımadığım biri ile bir şeyler yaşamaya çabalamışım. O da keza aynı şekilde. Güvensizliğim ve yaşadıklarıma yüklediğim duygular, gözümde olayı daha da büyütmüş. Ve açıkçası bu karşılaşmaya kadar ondan biraz çekiniyordum. Yukarıdakileri tekrar okuduğumda, sözcüklerim biraz olduğundan daha kırılgan ve sinirli geliyor. Şuan bu konuda daha objektif ve makulum. Üstelik farklı dominasyon şekillerini, stillerini öğreniyorum. Ve neyi istediğimi, neyi istemediğimi daha net biliyorum. Muhtemelen hem benim hem de onun için bu iyi bir ders oldu. Yukarıda bazı kelimeleri editledim, çok katı geldiler gözüme ama aslını değiştirmedim. Ama bu edit i de koymayı uygun gördüm.






6 yorum:

  1. şaşırmadım.. bu şekilde o kadar çok Sahibe var ki..
    Oyuncakları ile kırarak oynamayı Sahibe sanan kadınlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok farklı oyun şekilleri var sanırım. ama "sahibe budur", "köle budur" dediğimizde hepimiz mağdur oluyoruz galiba. ayırt etmek güçleşiyor. keşke bir sürü kelimemiz olsa "sahibe" ve "köle" nin dışında. ama yine de kimin ne istediğini, kendimizin ne istediğini bulmak zor.

      Sil
  2. Binlerce kötü deneyim okudum da bu kadar üfürükten kötü deneyimi de ilk defa okuyorum.Sırf senin tabirinle s*kişmek adına güvenmediğin biriyle senin ne işin var?Bence birazda çuvaldızı kendimize batırmalıyız...Ben en azından öyle yapıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyeyim sana, aferin en birinci sensin! Ya evet şimdi ne yapsam da daha kötü, daha trajik bir şey yaşasam da seni memnun etsem. Daha mağdur nasıl olabilirim bu hayatta, daha şoke edici neler yaşayabilirim? Belki bir gün seninle gazetelerin 3. sayfa haberlerini çalışırız. Sonra sen mammy olursun ve bana hesap sorarsın. Ben sana derim ki "anneciğim bir şey söyleceğim ama ne olur kızma! Ben biriyle sikişmek isterken kötü bir şey yaşadım"
      Sonra sen "rezil! Anneyle böyle konuşulur mu! Sana o kelimeyi bu şekilde kullanamazsın demedim mi! Ne işin vardı senin tanımadığın, etmediğin insanlarla?" diye bağırırsın sonra da belki bana çuvaldız cezası verirsin.

      Sil
    2. Şaka bir yana kötü deneyimler yaşayan insanlara zaten toplum çuvaldızlar batırıyor. Hayatta kötü deneyimler yaşayan insanlar (ve özellikle eşcinseller-kadınlar-cinsel istismar yaşayanlar) adeta suçlu hissetmekle yükümlüler. Ben hayatımın çoğunda suçlu hissettirildim. Çuvaldızları batırma evrem geçti, şimdi ancak fantazilerimde olabilir. Çuvaldızları bizimle benzer deneyimler yaşayanlara ya da kendimize değil bizi kötü hissettirenlere batıralım ya da cinsel fantazi olarak uygulayalım! ; ) Bunun dışında yayınladığım hikayenin mağdur edebiyatında olmamasına özen gösterdim, güçlendirici etkisini yitirmesin diye.

      Sil
  3. hikaye iyi veya kötü. Sonuç olarak uyarı amaçlı olmuş.
    kendi adıma çok teşekkür ederim..

    YanıtlaSil